Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yargının siyasallaşmadığını, siyasete soyunduğunu belirterek, "Bu işi bu kadar seviyorsan cübbeni çıkar gel, siyaset meydanına çık. Nasıl olsa bu Anayasa değişikliğine karşı çıkan partiler var, onlardan birine katılırsın, onlarla birlikte bu mücadeleyi meydanda sürdürürsün. Şu anda zaten iyot gibi de açığa çıktınız, kendinizi gizleyecek bir yeriniz de kalmadı" dedi.
Başbakan Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) Haliç Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 19. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletin daha ileri demokrasi, çağdaş hukuk sistemi, kanun devleti değil, hukuk devleti iradesine ipotek konulmamasını, seçtiği temsilcilerinin önünün kesilmemesini istediğini söyledi.
Bu bilinçle hareket ettiklerini, Anayasa değişikliğinin de bunu getirdiğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Ama çok enteresan, yargı şu anda feryat ediyor. Bakıyorsunuz ki bizden çok siyasetçi olmuşlar. Hani yargı siyasallaşmıştı? Yargı siyasallaşmadı, yargı siyasete soyundu. Şu anda fark bu... Bakıyorsunuz gayet rahat bir şekilde siyasete müdahale edip, şunu da söyleyebiliyorlar; vatandaşlara çağrı yapıp 'Sakın bu Anayasa değişikliğini desteklemeyin', parlamentoya çağrı yapıp 'Sakın bu Anayasa değişikliğini desteklemeyin'... Bir yargı mensubu böyle bir çağrı yapabilir mi? Bu işi bu kadar seviyorsan cübbeni çıkar gel siyaset meydanına çık. Bu iş böyle yapılır. Nasıl olsa bu Anayasa değişikliğine karşı çıkan partiler var, onlardan birine katılırsın, onlarla birlikte bu mücadeleyi meydanda sürdürürsün. Şu anda zaten iyot gibi de açığa çıktınız, kendinizi gizleyecek bir yeriniz de kalmadı. Siyasi arenada olanların yaptıkları açıklamalarla sizin açıklamalarınız birebir, kelimesi kelimesine örtüşüyor. Kendinizi artık gizleyemezsiniz. Artık bu kadarına da pes..." Erdoğan, hiçbir AB üyesi ülkesinde yargı kurumlarının Türkiye'deki gibi oluşmadığını ifade ederek, Avrupa ülkelerinde HSYK, Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi atamalarının parlamento, senato, meclis, başkan, başbakan ve bakanlar kurulunca atandığını anlattı.
"Buyursunlar aksini iddia etsinler..." Başbakan Erdoğan, "Buyursunlar bize aksini iddia etsinler. Amerika'da başkan atama yapıyor ama bizde böyle bir şey var mı? Bizde buna tahammül bile edemiyorlar, adının duyulmasını istemiyorlar. En sonunda lütfettiler dediler ki 'Adalet Bakanı kalsın ama müsteşar çıksın'... Ne kadar güzel bir teklif. Şimdi bir de pazarlığa oturacağız. Biz burada millet adına varız. Biz bu konuyu milletle konuştuk ve yine milletle konuşacağız." BÜYÜME RAKAMLARINA EŞLEŞTİRİLER Erdoğan, büyüme rakamlarını evire çevire hükümet aleyhtarı bir kampanyanın malzemesi yapmak için çok yoğun gayret ve çaba sarf edildiğini belirterek, "Başını kuma gömen karanlıktan başka hiçbir şey görmez, göremez. İşte bunlar başlarını kuma gömmüşler, halen karanlık zannediyorlar" dedi.
Küresel finans krizine rağmen 2008'den 2009'a Libya, Lübnan, Malezya ve Pakistan gibi ülkelere ihracatın azalmadığını, tersine artış kaydettiğini ifade eden Erdoğan, dünya genelinde dış ticaret ciddi oranlarda daralma yaşarken, Türkiye'nin 2009 yılını 102 milyar dolar ihracat rakamıyla kapatmayı başardığını anlattı.
Başbakan Erdoğan, "Türkiye artık devler liginde oynuyor. Türkiye artık potansiyelini, gücünü, zenginliğini en verimli şekilde değerlendiriyor, siyasi ve ekonomik anlamda bir dünya ülkesi haline geliyor. Türkiye her yerde barışın, huzurun, istikrarın adı oluyor" dedi.
Erdoğan, 31 Martta 2009 yılı dördüncü çeyrek büyümü rakamlarının açıklandığını anımsatarak, şöyle devam etti: "Türkiye ekonomisi 2009'un son çeyreğinde yüzde 6 oranında büyüme kaydetti ve 2009'un tamamında daralma yüzde 4,7 olarak gerçekleşti. Şimdi birkaç gündür yorumlara bakıyorsunuz, son derece zorlama bir tavırla, kasıtlı bir şekilde yeniden bir karamsarlık pompalama kampanyasının başlatıldığını görüyoruz. 3 gündür büyüme rakamlarını evire çevire hükümet aleyhtarı bir kampanyanın malzemesi yapmak için çok yoğun gayret ve çaba olduğunu görüyoruz. Başını kuma gömen karanlıktan başka hiçbir şey görmez, göremez. İşte bunlar başlarını kuma gömmüşler, halen karanlık zannediyorlar.
Bu nasıl bir kindir, nefrettir? Bu kendi ülkesine karşı nasıl bir husumet hissidir? 'Türkiye filan ülkeden bile daha kötü' diye manşet atıyorlar. Hangi ülke bu? Yunanistan. Eline diline dursun. İnsaf, olanları görmüyor musunuz? O ülkenin sorunu büyüme değil, o ülkenin sorunu artan bütçe açığı, artan kamu borçları. Açık söylüyorum, bu sapla samanı birbirine karıştırmak, elmayla armudu birlikte toplamaktır. Art niyetin, kötümserliğin, kin ve husumetin, ön yargıların etkisiyle ekonominin temel ilkelerini, güneş gibi parlayan gerçekleri bile inkar edecek noktaya geliyorlar."