Biz bu kanıta düzen ve amaç kanıtı da diyebiliriz. Doğa olaylarının varlığının, düzenliliğinin ve amaçlılığının bir yaratıcıyı gerektirdiğini savunan bir kanıttır. Bütün evrene baktığımızda gerçekten hiçbir biçimde bir tesadüfe yer olmadığını gözlemlemek mümkündür. Bütün evren belli sistemlerin üzerinde durmaktadır. Doğal olarak her bir varlığın bir amacı vardır. İşte bu nedenle bu kanıt Teleolojik kanıt adını yani erekbilimsel (amaç bilimsel) kanıt adını almaktadır. Bütün bu varlıkları amaçlarına göre yaratan bir zeka olmalıdır. Bu kanıta göre bu zekanın varlığını kabul etmek kaçınılmazdır.
Kozmolojik kanıtta olduğu gibi, Teleolojik kanıtta da köken eski Yunan'a kadar dayanmaktadır. Zaten Kutsal Kitabın bir çok yerinde de Tanrı'nın böyle bir düzeni elinde tuttuğu ifade edilmektedir. Gerek Platon, gerekse Aristo hep gökyüzünün düzenine bakarak bu düzenin arkasında bir başlatıcı neden aramışlardır. Ortaçağa gelene dek de hep düşünürler bu düzeni belli başlı bir biçimde bir yaratıcı için bir kanıt görmüşlerdir. Örneğin Mezmurlarda hep "göklerin ve yerin Rabbi" ifadeleri geçerken aynı zamanda "Yıldızların sayılarını" bilen, hesaplayan, bir düzen Tanrısı gerçeği görülmektedir. Bu yalnız Mezmurlarda değil Kutsal Kitabın farklı yerlerinde de benzer ifadeler bulunmaktadır. Thomas Aquinas'ın Tanrı'nın varlığı için sıraladığı "Beş Yol'un" açıklandığı Orta Çağda bu kanıt ortaya atılmıştır. Daha sonra onsekiz ve ondokuzuncu yüzyılın başlarında oldukça popüler olmuştur. Özellikle İngiliz teolog William Paley(1743-1805) tarafından geliştirilmiştir. Yirminci yüzyılda ise Richard Taylor, F.R. Tennant ve Richard Swinburne tarafından savunulmuştur.
İslam inancında düzen ve amacı içeren tartışmalar genelde iki yol takip etmişlerdir. Bunlardan biri evrendeki muhteşem düzenden ötürü Tanrı'nın varlığının ispatı diğeri ise Tanrı'nın sıfatlarından hareketle evrendeki düzenin ve amacın açıklanmasıdır. Farabi, İbn-i Sina, Gazali, İbn Rüşd gibi ünlü İslam düşünürleri Tanrı'nın adaletinden, cömertliğinden, güzelliğinden bahsederken sözü evrenin yapısına getirmişlerdir. Gazali gibi bazıları da bu iki yolu iç içe kullanmışlardır.
Teleolojik kanıtı basit bir biçimde özetleyecek olursak:
a. Doğa içinde gerçekten muhteşem bir düzeni gösteren bir çok örnekler vardır.
b. Böylesine muhteşem bir düzen gerçekten muhteşem bir zekayı gerektirmektedir.
c. Bu nedenle doğanın varlığı büyük bir olasılıkla muhteşem bir zekanın varlığından kaynaklanmaktadır.
Bu kanıtın insan ruhunda etkisi oldukça büyüktür. Bu nedenle birçok vaiz bu kanıtı kullanmayı tercih eder. Kant, Hume ve Darwin gibi kişiler bu kanıta karşı çıkmışlardır. Özellikle Kant duyulur alemin verilerinden duyuların kapsamına girmeyen bir şeyin varlığına gidilmek istenmesinin, evreni zorunlu bir işçi gerektiren olarak bir saat gibi düşünmeyi gerektirmektedir. Bu da Tanrı'nın yaratıcılığına zorunluluk yükleyecektir. Hume'un bu konu üzerinde ortaya attığı görüşlerse oldukça çetin tartışmalara yol açmıştır. Zaten Darwin kendince bu kanıtın bütün dayanaklarını söküp atmıştır. Tennant ise teleolojik kanıtı yeniden dile getirerek ilahiyat konusuna bir canlılık getirmiştir.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM