"Ay Kağan’ın yüzü gök,ağzı ateş, gözleri ela ,saçları ve kaşları kara,perilerden daha güzel bir erkek evladı oldu.
Bu çocuk annesinden ilk sütünü emdikten sonra konuştu ve önce et ,çorba ve şarap istedi.
Kırk gün sonra büyüdü ve yürüdü.
Ayakları öküz ayağı , beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi.
Günlerden bir gün karanlık bastı.
Gökten bir gök ışık indi.
Güneşten ve aydan daha parlaktı.
Bu ışığın içinde,alnında kutup yıldızı gibi parlak bir ben bulunan çok güzel bir kız duruyordu.
Bu kız gülünce Gök Tanrı da gülüyor, kız ağlayınca gök tanrı da ağlıyordu. Oğuz bu kızı sevdi ve bu kızla evlendi.
Günler ve gecelerden sonra bu kız üç oğlan çocuk doğurdu.
Çocuklara Gün, Ay ve Yıldız isimlerini verdiler.
Oğuz ormanda ava çıktığı günlerden birinde göl ortasında bir ağaç gördü.
Ağacın kovuğunda gözü gökten daha gök, saçı ırmak gibi dalgalı, inci gibi dişli bir kız oturuyordu.
Oğuz bu kıza aşık oldu ve onunla evlendi.
Günlerden gecelerden sonra Oğuz’un bu kızdan da üç oğlu oldu.
Bu çocuklara Gök, Dağ ve Deniz isimlerini koydular."
Destan'ın özeti bu.
En çok ilgimi çeken bölümleri aktardım.
Oğuz Kağan Destanında bu bölümler,Tanrısal insan öğelerini betimliyor.
Gökten inen insanlarla birleşen Oğuz Kağan ve insan üstü özellikler...
Oğuz Kağan,gökten ışık içinde inen tanrı-insanlarla mı evlendi acaba?
Türklerde Gök Tanrı ve Yer Tanrı inancını burada da görüyoruz.
Türk mitolojisinde Gök ve Yer önemli simgeler oluyor